ABD’li efsane tenisçi Andre Agassi, tenisle ilgili şu sözleri söylemişti: ‘Tenis hayatın dilini konuşur. Faul, Çift Hata, Kırma, Tutunma. Bunlar bir insanın yaşamında karşılaştığı dönemeçleri temsil eder. Her tenis maçı, minyatür bir yaşamdır.’
Bu sözün en çok yakıştığı sporculardan birisi kuşkusuz Novak Djokovic. Savaşın, yıkımın ve bölünmenin merkezinde geçen çocukluğunda, tutunduğu tenis raketiyle ülkesinin kahramanı oldu. Wimbledon finalini de kazanması durumunda tarihte en fazla Grand Slam turnuvası kazanmış erkek tenisçi olacak ve ezeli rakibi Rafael Nadal’ı geride bırakacak.
Bu tarihi maçın eşiğinde, Djokovic’in müstesna hikayesini birlikte anımsayalım.
1987’de o dönemde ismi Yugoslavya olan devlette dünyaya gelen Novak Djokovic, çok küçük yaşta ülkesinin paramparça olmasına tanıklık etti.
Yugoslavya’da 1990’ların başı itibarıyla etnik milliyetçilik ve ırkçılık yüzünden ülkede uzun yıllardır birlikte yaşayan Sırplar, Hırvatlar, Boşnaklar ve Arnavutlar arasında çatışmalar başladı. Kısa zaman içinde iç savaşa dönüşen olayların neticesinde Yugoslavya bölündü ve yeni devletler kuruldu. Novak Djokovic de böyle bir siyasi atmosferde doğup büyüdü ve enkazın altında bulduğu raketle tenise başladı.
Yerinden kımıldamadan üç ülke birden değiştirdi Novak. Doğduğunda Yugoslavya’nın, büyürken Sırbıstan Karadağ’ın, yetişkin olduğunda ise Sırbistan’ın vatandaşı oldu.
Djokovic’in ayakta kalmasının yolu ise tenis oldu. Küçük yaşta başladığı bu oyunda yeteneklerini sergiledi. Roger Federer ve Rafael Nadal’ın hakimiyetinde geçen 2000’li yıllar boyunca iki güçlü rakibini önce yakaladı, ardından onlarla rekabet edecek noktaya geldi.
Mayıs ayında Paris’re Roland Garros’u kazanarak 23. kez Grand Slam şampiyonu olan Novak Djokovic, 22 şampiyonluğu olan Nadal’ı geride bırakarak tarihte en fazla Grand Slam şampiyonu olan erkek tenisçi oldu.
Djokovic’in Londra’da finaldeki rakibi ise İspanyolların altın çocuğu Carlos Alcaraz oldu. İki tenisçi iki ay önce Paris’te Roland Garros finalinde karşılaşmış, setler 1-1 devam ederken Alcaraz’ın sakatlanması sonucu sonraki setleri rahat kazanan Djokovic ipi göğüslemişti. Wimbledon finali, aynı zamanda Paris’teki finalin de rövanşı olma özelliği taşıyor.
Tenis dünyasının en prestijli turnuvalarının başında gösterilen Wimbledon’da turnuva öncesi hazırlanan tanıtım filminde Djokovic’e yer verilmemesi tepki topladı.
Bu turnuvayı daha önce tam 7 kez kazanan, bu sene de kazanması durumunda 8. kez ipi göğüsleyip Roger Federer’in rekoruna ortak olacak olan Sırp raket; elde ettiği tüm başarılara rağmen seyirciler tarafından sık sık eleştiriliyor ve maçlarında protestolarla karşılaşıyor.
Djokovic’i fazla robotik ve agresif bulan tenis severlerin sayısı hiç de az değil; Novak ise bu durumu bir sorun haline getirmeden kazanmaya devam ediyor. Kendisine Federer ve Nadal’a gösterilen saygının neden gösterilmediği hususunda farklı yorumlar var.
İspanya’da profesyonel sporcu bir aileden gelen Nadal ile İsviçre’nin elit şehirlerinden çıkan Federer’den çok daha farklı bir profili temsil ediyor Djokovic.
İki ezeli rakibine nazaran çok daha çetin şartlarla mücadele ederek bu günlere gelen Sırp tenisçi, belki de ‘şovalye sporu’ olarak adlandırılan teniste bu kadar üst düzey bir noktaya yakıştırılmıyor. Rakiplerinin üstüne çevrilen ışıklar hiçbir zaman kendi üstüne çevrilmiyor. Nitekim, Novak da 2021 US Open finalini kaybettikten sonra göz yaşlarını tutamamış, o maçta kendisine gösterilen sevgiden dolayı ‘bunu hiç yaşamamıştım. Beni dünyanın en mutlu insanı yaptınız’ demişti.
Djokovic, Wimbledon’da şampiyonluğa ulaşıp ardından sezonun son Grand Slam turnuvası olan US Open’da da ipi göğüslerse erişilmesi çok güç bir rekora imza atacak.
‘Takvim Slami’ adı verilen, bir sezonda düzenlenen dört grand slamin tamamını kazanmak Djokovic’in yeni hedefi ve bunu başararak sonuna yaklaşan kariyerini büyük bir onurla taçlandırmayı hedefliyor. Bunun için ise geçmesi gereken oldukça güçlü ve genç bir rakibi var. Wimbledon finalini tüm Dünya’da 1 Milyar’a yakın insanın naklen takip etmesi bekleniyor. Kraliyet ailesinin de Loca’dan müsabakayı takip edeceği öğrenildi.
Kariyeri boyunca tenisten 150 milyon dolardan fazla para kazanan Djokovic, içinden çıktığı zorlu günleri hiçbir zaman unutmadı.
Kurduğu Novak Djokovic Vakfı ile ülkesi Sırbistan’daki hasta ve kimsesiz çocuklara yardımcı olan yıldız tenisçinin vakfını eşi Jelena Djokovic yönetiyor. Vakıf daha önce Belgrad’da bir lokanta açarak burada parası olmadığını beyan eden herkesin bedava yemek yiyebileceğini duyurmuştu. ‘Tüm Belgrad’ı doyuracak kadar para kazandım’ diyen Novak, ülkesinin en büyük kahramanlarından birisi olarak kabul ediliyor.
36 yaşını geride bırakan Novak’ın profesyonel düzeyde tenis oynamaya kaç yıl daha devam edeceği belli değil, ancak oynadığı müddetçe henüz kıramadığı tüm rekorları kırmak için savaşacağı su götürmez bir gerçek.
